Son günlerde Bosna Hersek içerisinde yine yüksek siyasi tansiyon gündemde ve Boşnak entelijansiyası ve toplumu yoğun tepkilerini, protesto gösterileri ve açıklamalar ile göstermeye devam ediyor. Peki Bosna Hersek’te neler oluyor? Tavır Yayın içerisindeki yazılarımızın çoğuna konu olan ve Bosna Hersek’te barışı tesis edici aygıt olarak tanımlanan modern sömürge valisi Yüksek Temsilcilik Ofisi, aldığı tek yönlü ve yargıya götürülemeyen karar ile Bosna Hersek’teki iki entiteden biri olan Bosna Hersek Federasyonu hükümetini kurdu. Bu karar doğrudan demokrasiye ve halkın yönetime katılımına darbe oldu.

Bosna Hersek Yüksek Temsilciliği Logosu

Aslında Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin Bosna Hersek’teki varlığının ve aldığı kararların doğrudan demokrasiyi yok edici etkisini zaten geçtiğimiz yazılarda aktarmaya çalıştık. O yüzden bir daha aynı açıklamaları yaparak sizleri yormak istemiyorum. Yüksek Temsilcilik Ofisi son Yüksek Temsilci Christian Schmidt’in ve geçmiş Yüksek Temsilcilerin de 2004 yılından itibaren yaptığı açıklamalar sonucu halihazırda siyasi nitelik de kazandı. Dolayısıyla halkın ve uluslararası toplumun güvenini kaybetmeye devam ediyor. Üstelik ofis yönetimi içerisinde ABD, Pan-Cermen, Rus ekolünün çatışma içerisinde olduğu ve görevde olan Yüksek Temsilcilerin bu ekollerin yönlendirmesi doğrultusunda karar aldığı da aşikâr. Günümüz Yüksek Temsilci Christian Schmidt de kendi etnik kimliğinin de baskısı altında Bosna Hersekli Hırvatları savunucu kararlar almaya devam ediyor. En tartışılanı ise 2 Ekim 2022 tarihinde seçim gecesi Seçim Yasası’nı değiştirerek dört Boşnağın oyunu bir Hırvat oyuna eşitlemesi oldu. Bunları çokça tartıştık. Dilersek hiç durmadan, her yazımızda Yüksek Temsilcilik Ofisi’ni eleştirebiliriz. Çünkü demokrasiyi yok edici etkisi ortada ve bu etkileri, sonuçları geçtiğimiz yazılarda tartıştık. Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki hırsız nüktesi misâli, peki bugün demokratik haklarını gasp edildiğini iddia eden Boşnakların hiç mi suçu yok?

Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt

Yüksek Temsilci Christian Schmidt, aldığı tek yönlü ve yargıya götürülemeyen karar ile Bosna Hersek entitesi olan Federasyon hükümetini kurdu. Schmidt, kararı almadan önce yasal olarak siyasi partilerin hükümet kurması için beklemek zorundaydı ve bekledi de. Ancak siyasi çıkarlar ve hırslarının esiri olmaktan çıkıp artık bu ihtirasların kendisi olan Boşnak siyasiler, 1995’te sona eren savaştan bu yana gerçek demokrasiyi bekleyen halkı kandırmaya devam ediyor ne yazık ki. Evet bu yazımıza kadar hep ofis yönetimini eleştirdik. Bu kolay yöntemi seçmek, diktatörü bulup onu lanetlemek, Bosna Hersekli Boşnak siyasetçilerin en çok arzuladığı yol. Dayton Barış Antlaşması’nın 10. Ekine istinaden Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin esas görevleri arasında:

- Barışın uygulanması için STK’lar ile işbirliği yapmak ve STK’lar arası gerekli

koordinasyon sürecini yürütmek,

- YT’nin kendi insiyatifi doğrultusunda sivil düzenin sağlanmasında meydana gelen

zorlukların çözümüne katkı sağlamak ve katkı sağlayan ulusal/uluslararası kuruluşların

toplantılarına katılmak,

- DBA’nın sivil hükümlerinin uygulanması hususunda düzenli olarak BM, AB, ABD,

Rusya ve diğer taraf ülkeler ile kuruluşlara rapor sunarak bilgi vermek,

- DBA’nın sivil hükümlerinin uygulanması için sivil barış uygulamaları ile ilgili

yorumlama yetkisine sahip olmak,

- DBA’nın sivil hükümlerinin uygulanması için ulusal/uluslararası sivil kurullar

oluşturmak üzere yetkiler bulunuyor.

Bosna Hersek Başkanlık Binası

Ancak Boşnak siyasiler, belki de Yüksek Temsilcilik Ofisi’ne yöneltilen eleştiriden daha fazlasını hak ediyor. Evet, Bosna Hersek’in işlemeyen bir sistematiği ve devlet tanımlamasını karşılamayan bir yapılanması varlığını koruyor. Ne yazık ki bu durum Boşnak siyasilerin siyaset sahnesinde yer almasını ve kamusal reformların gerçekleştirilmesi adına AB’den, Dünya Bankası’ndan alınan fonları dilediği şekilde harcamasını sağlıyor. Üstelik atomize olmaktan neredeyse yok olmuş Boşnak siyasi temsilciler de bu işlevsizlik sayesinde kendini destekleyen iş adamlarına maddi kaynak akıtarak siyasi mekanizma içerisindeki varlığını korumaya devam ediyor. O halde kim ister ki Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin lağvedilmesini?

Yüksek Temsilcilik Ofisi, bugün Bosna Hersek’te halk üzerinde bir afyon etkisi oluşturmak için Boşnak siyasi partiler tarafından araçsallaştırılmış durumda. Var olan çelişkiler halihazırda bu araçsallaştırma sürecini de somutlaştırıyor. Örneğin seçim öncesi seçimin gerçekleşmesi için oluşturulması gereken seçim bütçesi görüşmelerini bloke eden Bosnalı Hırvat siyasilerin çabaları sonrası Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin aldığı mutlakiyetçi karar ile seçim bütçesi oluşturulmuştu. Bu karar sonrası Boşnak siyasiler için oldukça olumlu ve demokrasinin koruyucusu olarak yorumlanan ofis yönetimi, Bosnalı Hırvatlar tarafından varlıklarını tehdit edici hatta yok edici olarak yorumlandı. Üstelik bu kararlı alan da Bosnalı Hırvatlar için şuan en büyük müttefik olarak yorumlanan Yüksek Temsilci Christian Schmidt’ti. Dolayısıyla Hırvat siyasiler Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin diktatör algısı üzerinden siyasi rant sağladı ve yerini güçlendirdi. Ya şimdi? Roller tam tersine dönmüş durumda. Seçim Yasası değişikliği ve federasyon hükümetinin kurulmasına yönelik Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin aldığı kararlar, Boşnak toplumu ve belirli siyasi partileri tarafından tepkiyle karşılandı ve Boşnaklar ofis yönetimini diktatör ilân etti. Yüksek Temsilcilik Ofisi’ne yönelik protestolar da sürmeye devam ediyor. Ancak durumun halk tarafından kanıksanması, siyasi partilerin ise Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin varlığına muhtaç duyması, kısır döngüyü güçlendiriyor. Demokrasinin ve kendi temel yurttaş hakkı olan seçme hakkının yok sayılmasına karşın 2022 yazından beri halk tarafından küçük çaplı gösterilerin halk tarafından yapılması da aslında halkın Bosna Hersek idealine ve Boşnak siyasi partilere karşı karşı inançsızlığını ortaya koyuyor. Benzer bir sorunun Türkiye sınırları içerisinde olsa halktan gelecek kitlesel tepkinin boyutunu düşünebiliyor musunuz? En ufak bir siyasi parti mitinginde başka şehirlerden otobüslerle taraftar toplayan bir sosyolojiye sahip Türk toplumunun bu enerjisine karşın Bosna Hersek’e baktığımızda durum içler acısı. Egemenliklerinin yok sayıldığı bir kararda bile sadece Sarajevo merkezli bir tepki gelişti. 

Yüksek Temsilcilik Ofisi'nin önünde Boşnakların gerçekleştirdiği protestolar.

Boşnak siyasi partiler ise bu durumdan oldukça memnun. Çünkü dile getirdiğimiz gibi, asıl amaç, işlevsel bir Bosna Hersek inşâsı değil, siyasi mekanizma içerisindeki varlığın korunması. Seçim Yasası’nın değiştirilmesine yönelik Yüksek Temsilcilik Ofisi önünde gerçekleştirilen ve Yüksek Temsilcilik Ofisi’ni diktatör ilân eden gösterilerde yer alan Nermin Niksiç, bugün aynı ofis yönetiminin mutlakiyetçi kararı ile Bosna Hersek Federasyonu’nun Başbakanı oldu. Üstelik Niksiç, ülke içerisindeki en önemli siyasi partilerden olan Sosyal Demokrat Parti’nin genel başkanı! Ancak demokrasiyi hiçe sayan bir karar ile Federasyon Başbakanı olmaktan oldukça memnun. Kendini ve partisini gerçek bir demokrat olarak yorumlayan Niksiç, Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin bu demokrasi karşıtı kararını reddedip demokrasinin savunculuğunu üstlenebilirdi. Ama sizce gerçekten Niksiç’in ve diğer Boşnak siyasi partilerin asıl amacı demokrasiyi korumak mı yoksa siyasi mekanizma içerisinde yer almaya devam etmek mi? Dolayısıyla sürecin böyle sonlanması adına hükümetin kurulması için gerçekleştirilen görüşmelerde suni krizleri çıkartması da gayet mantıklı gözüküyor. Oy oranlarına göre ülkedeki Boşnakların en büyük siyasi temsilcisi olan Demokratik Eylem Partisi ise parti içerisindeki kendi siyasi entelijansiyasını, kendi burjuvazisini korumayı düşündüğü için hükümetin oluşturulması aşamasındaki görüşmelerde gereken başarıyı yakalayamadı ve hükümet dışı kaldı. Ancak ne önemi var? Şuan Demokratik Eylem Partisi, kurulan hükümetin gayri meşruluğuna odaklanarak kendi meşruiyetini güçlendirme hedefinde.

Nermin Niksiç - Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı ve Bosna Hersek Federasyonu'nun yeni Başbakanı

Kısacası, Boşnak toplumunun temel seçme hakkı, demokrasi, egemenlik ilkeleri Boşnak siyasilerin çok da ilgi alanı içerisinde değil. Bunu bilen halk da dönemsel olarak ABD Büyükelçiliği önünde eylem yapıp başka bir ülkenin yardımını istiyor.

Bosna Hersek’te bugün bir savaşın yeniden başlayıp başlamayacağını tartışırken önemli bir hususu gözden kaçırıyoruz. Bu perspektiften incelendiğinde savaşın çıkmasına elbette en çok Boşnak siyasi partiler karşı çıkacak. Ya da savaşa bir şartla razı olacak: Yeni bir sömürge valisi/diktatör Bosna Hersek’te görevine devam ederse!

Son söz olarak şunu söyleyebiliriz: Boşnak siyasetçiler kendi diktatörüne muhtaç. Diktatör yoksa bile diktatörünü arar, bulur ve göreve getirir.