Yüzlerce yıllık süreçlerle şekillenen kültürün toplum ve bireyler için en büyük riski, gerekli değişimler karşısında oluşturduğu dirençtir. Kültür, inanç ve örf gibi manevi kurumların yüklediği normlarla beraber güncel konuları değerlendirmek bazen sinir uçlarına dokunmayı gerektirebiliyor. Buralara dokunulmadan, gerekliliğine inanmadan yapılan revizyonlar çoğunlukla yüzeysel kalıyor ve toplumsal değişimi beraberinde getiremiyor.

Sosyolojiden felsefeye, dinden siyasete kadar birçok alanın yakından takip ettiği konulardan birisi toplumsal rollerin evrilmesiyle doğan yeni konumlanma. Burada kadınların tartışma öznesini oluşturması da sürecin doğal bir sonucu. Bu sonucun doğallığını tartışmayı büyük oranda aşmış olsak da henüz özümsememiş olmamız birçok alanda kendini gösteriyor.

“Layık görülerek” değil “belirli kriterlerle” gelinen konumlardaki kadın erkek oranı birbirine çok yaklaşmışken alışkanlıklarımızı bırakamadığımız bir alan var hala.

Akademide, hastanede, yargıda ve daha birçok konumda başarılarını ispat ederek yükselmiş kadın oranı bazı alanlarda erkeklere yaklaşırken bazı alanlarda erkekleri çoktan geçti. “Layık görülerek” değil “belirli kriterlerle” gelinen konumlardaki kadın erkek oranı birbirine çok yaklaşmışken alışkanlıklarımızı bırakamadığımız bir alan var hala. Nedenleri tartışmaya açık bir şekilde oranlar gösteriyor ki karar mekanizmalarında kadınlara tanınan fırsatlar diğer alanlardan oldukça düşük.

Karar mekanizmaları içinde en net sonuçları siyaset alanı koyuyor önümüze. Siyaset içinde ekseriyetle fikir belirten, alt görev dallarını oluşturan, tek başına karar alamayan makamlardaki kadın oranıyla yerelde veya merkezde yetki barındıran makamlardaki kadın oranı arasında önemli farklar var. Örneğin ülke genelinde belediye meclislerindeki kadın oranı %17 iken belediye başkanlarındaki oran %3’e düşüyor. 2019 yerel seçimlerinin sonuçlarına göre ülkedeki 1389 belediyenin sadece 45 tanesinin başkanı kadın. Bunların 3’ü büyükşehir, 2’si il, 38’i ilçe ve 2 tanesi belde belediyeleri. Ve bu 45 belediyenin 24 tanesini HDP’li başkanlar oluşturuyor.

Seçim sonuçları halkın tercihidir desek de halkın önüne konan seçeneklerdeki oran çok farklı değil. Yerel seçimlerde Ak Parti adayları içindeki kadın oranı %2 iken CHP’de %5, MHP’de %2, İyi Parti’de %4 ve Saadet Partisi’nde %2.

%41’le mecliste bulunan HDP grubunu saymazsak muhalefet bu konuda iktidarın gerisinde.

Ülke genelini ilgilendiren TBMM’ye döndüğümüzde ise toplumun yarısını oluşturan kadınların oranının Ak Partili vekiller içinde %18’e, CHP’de %12’ye, MHP’de %8’e, İyi Parti’de %5’e düştüğünü görüyoruz. %41’le mecliste bulunan HDP grubunu saymazsak muhalefet bu konuda iktidarın gerisinde.

Yine de karar alma sürecine katılan bir makam olan milletvekilliğindeki oran, partilerin il başkanları oranlarından hayli yukarıda. Örneğin ana muhalefet CHP’deki kadın il başkanı oranı %4, genel başkanı kadın olan İyi Parti’de %3, MHP’de %2. Ak Parti ve Saadet Partisi’nde ise şuan kadın il başkanı mevcut değil.

Toplumsal farkındalık konusunda ise manzara biraz daha farklı. Geçtiğimiz hafta açıklanan KONDA’nın araştırmasına göre toplumun yüzde 40’ı, hiçbir partinin kadın-erkek eşitliği konusundaki duruşunu başarılı bulmuyor. Başarı sıralamasında ise yüzde 20’si bu konuda AK Parti’yi başarılı görüyor. AK Parti’yi yüzde 16 ile CHP, yüzde 11 ile İyi Parti, yüzde 8 ile HDP takip ediyor.

Kadınlar hayatın birçok alanında yer alabilmeyi uzun mücadeleler sonucunda başarmış olsalar da o alanları düzenleyen siyaset içindeki yönetim makamlarında çok daha geri plandalar. Milletvekilliği, belediye meclis üyeliği gibi konumlardaki niceliğe bakarak konuşmak yeterli değil, kadınların bulundukları konumları nitelik olarak da tartışmamız gerekiyor. Bu konumlardaki oranları yan yana koyunca tablo çok net aslında. Evimizde, okulumuzda, hastanemizde yer alan ve her toplumda nüfusun yarısını oluşturan kadınlara yönetimde yer vermemek de bizim demokrasi algımızın ayıbı.

Kadınların yönetimde yer almasıyla siyasetin tonunun değişeceği, olumsuz tarz ve eylemlerin azalacağı yönündeki iddialara katılmasam da temsilde adaleti sağlayabilmek için bu konuyu önemsiyorum. Kısacası, kadınlarla ilgili karar alıp tartışmak yerine onlara yer açmanın zeminini oluşturmamız gerekiyor artık.