Bu yazıda sizlere sayıları gittikçe artan bir grubun içinde bulunduğu durumu anlatmaya çalışacağım. Yazının başlığında yer alan “prekarya” kavramı ile kimlere dikkat çekmek istediğim anlaşılmış olabilir. Prekarya akademi, nitelikli genç nüfusun bir kesimini tanımlamak için kullandığım bir isimlendirme oldu.
Prekarya; Guy Standing’in kitabı olan Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf kitabı ile tanıdığımız bir kavram. Kavram, güvencesiz anlamına gelen “Precarious” ve işçi sınıfını belirtirken kullandığımız “proletariat” yani proletarya kelimelerinin birleşmesiyle oluşuyor. Kısaca belirli bir sosyal güvencesi olmayan, düzenli bir iş veya gelire sahip olmayan ve içine serbest çalışarak seyahat eden bir müzisyeni veya freelancer çalışan bir yazılım mühendisini yada düzenli bir iş sahibi olmayan doktora öğrencisi bir sosyologu dahil edebileceğimiz bir sınıf. Prekarya sınıfı, günümüzde siyasal hayata dair önemli bir tartışma odağını oluşturuyor. Eğitimli, nitelikli insanların muhatap olduğu sosyal şartları bu sınıfın tanımı ile karşılayarak yeni bir siyaset önerisine kapı aralıyoruz.
Prekarya sınıfı; sosyal güvence ve gelecek kaygısı ile muhatap, farklı alan ve mesleklerden farklı yaş aralıklarında insanların bir yekun olarak ortak bir çerçevede bir araya getirildiği bir sınıf. Yaşam içerisinde bugün bir iş sahibi ancak yarın belli değil halde yaşayan, sahip olduğu eğitim ve becerileri günübirlik icra etme fırsatı aradığı bir durumda Prekarya Sınıfı aslında geniş bir kitleyi temsil ediyor.
Prekarya sınıfı; sosyal güvence ve gelecek kaygısı ile muhatap, farklı alan ve mesleklerden farklı yaş aralıklarında insanların bir yekun olarak ortak bir çerçevede bir araya getirildiği bir sınıf. Yaşam içerisinde bugün bir iş sahibi ancak yarın belli değil halde yaşayan, sahip olduğu eğitim ve becerileri günübirlik icra etme fırsatı aradığı bir durumda Prekarya Sınıfı; aslında geniş bir kitleyi temsil ediyor. Guy Standing, Prekarya tanımını bir statü ve istikbal belirliliği üzerine kuruyor. Ona göre çalıştığı iş yerinde terfi almakta zorlanan bir beyaz yaka veya gelecek planları konusunda belirgin bir projeksiyon oluşturamayan herhangi bir şirket çalışanı Prekarya sınıfı ile ilişkilendirilebilir. Bununla birlikte sabit bir sigortalı işi olmayan ancak çok iyi maddi kazançlara sahip olan bir tasarımcı aynı şekilde Prekarya Sınıfı içerisinde kabul edilebilir. Hülasa Prekarya, kişilerin mevcut bulunduğu durumun daha iyi koşullara sahip olabilmesi ile olan ilişkisi ya da sosyal güvencesi ve belirsizlik üzerinden tanımlanabilir.
Prekarya kavramına dair kısa bir girişin ardından Türkiye’de Prekarya sınıfının belki de yaşam zorluğu ve belirsizlik açısından en muzdarip olan kesiminden bahsetmek istiyorum. Yükseköğretimin yüksek oranda yaygın olduğu ülkemizde özellikle büyükşehirlerde öğrenimine akademik kariyer yapmak üzere devam edenlerin sayısı da her geçen gün artmakta. YÖK verilerine göre 2022 yılında Yüksek Lisans eğitimi gören toplam aktif öğrenci sayısı 358.271, doktora öğrenci sayısı ise 109.540. Buna karşın bu öğrencilerin akademik bir birimde iş bulabilmesi için imkan oldukça kısıtlı. 2021 yılı ile 2022 arasında değişen Araştırma Görevlisi ve Öğretim Görevlisi sayılarına bakıldığında; 2021 yılında 51.548 olan araştırma görevlisi sayısı 2022 yılında 52.497 olmuş, 2021 yılında 38.289 olan öğretim görevlisi sayısı 38.392 olmuş. Değişen kadro ve terfileri göz ardı edersek yaklaşık 900 kişilik bir araştırma görevlisi kadrosu ve 103 kişilik bir öğretim görevlisi kadrosu açılmış. Sayıların çizdiği tablo yükseköğrenime devam eden ve akademik kariyer planlamak isteyen gençlerin bu isteklerine uygun bir gelecek için yollarının pek açık olmadığını gösteriyor. Tam da bu noktada geçici olarak kimi kurumlarda veya STK’larda çalışan, ciddi anlamda akademik çalışmalar ortaya koymak için gayret eden Yüksek Lisans ve Doktora öğrencileri “Prekarya Akademi” olarak adlandırabileceğimiz bir kesimi oluşturuyor.
Türkiye’nin nitelikli zihinleri olan bu kesimin bir taraftan akademik eğitimlerine devam ederken bir taraftan hayatta kalma çabaları bir yerden sonra yaşanan karamsarlık ve tükenmişlik ile son buluyor.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çeşitli büyükşehirlerde okudukları alanda önemli katkılar sunabilecek yetkinlikte binlerce insan aldıkları lisans eğitiminin karşılığı herhangi bir gelir seviyesi veya statüye sahip olmaksızın akademinin koridorlarında kapalı kapıları açmak için koşuyor. Türkiye’nin nitelikli zihinleri olan bu kesimin bir taraftan akademik eğitimlerine devam ederken bir taraftan hayatta kalma çabaları bir yerden sonra yaşanan karamsarlık ve tükenmişlik ile son buluyor. Geçim zorluğu, hayat pahalılığı gibi sıkıntılar ile birlikte Yüksek Lisans ve Doktora sürecinin ihtiyaç duyduğu vakit ve nakit yükünü karşılamakta ciddi zorluklar yaşıyorlar. Prekarya Akademi mensubu gençler, asgari ücret veya benzeri ücretlere bilgi ve birikimlerini verdikleri işlerde hem kol gücü hem de zihin açısından karşılığını alamadıkları bir emek veriyorlar. Alanında önemli saha çalışmaları yürüten ve ayrıca akademik olarak çalıştığı konuda makaleler yayınlayan bir doktora öğrencisi, asgari ücretten hallice bir maaşa geçici süreli proje çalışanı olarak çalışıyor. Çalıştığı alanda gece gündüz emek veren bir Yüksek Lisans öğrencisi, ilgili olduğu alanda faaliyet yürüten bir STK’nın gönüllü emeği kapsamında çalışarak alabildiği burs ile hem geçimini sağlamaya hem de eğitimini tamamlamaya çalışıyor. Ailesinin maddi durumu çok iyi olmayıp herhangi bir destek bulamayan gençler bir süre sonra belki de çok kıymetli akademisyenler olabilecek iken lisansüstü eğitimlerine son veriyor.
Yaşları çoğunlukla 21-35 yaş aralığında olan bu grup sosyal hayata dair zorluklarla pek çok açıdan baş etmek durumunda kalıyor. Evlenen, çocuk sahibi olan kimselerin yaşam koşullarında zorluk biraz daha artıyor. Tüm bunlar içerisinde akademik çalışmalar yürüten bir lisansüstü öğrencisi için burslar ve destekler yanında en makul seçenek olan araştırma görevliliği ise ilk olarak yukarıda mezkur veriler nedeniyle çok zor. İkinci olarak karşımıza çıkan mesele ise herkesçe malum olan kadrolarda kayırma ve haksızlık sorunu. Açılan kadrolara çoğunlukla ilgili üniversitede herhangi bir hocanın veya yönetimin önceden belirlediği aday alınıyor. Bu adaylar kimi zaman Üniversite yönetiminden birinin yakını olurken kimi zaman siyasetçi, tüccar vb. birinin torpili ile alınan kişiler oluyor. Elbette burada hakkaniyetle alım süreci yürüten üniversitelerimizin ve hocalarımızın hakkını yemeyelim. Ancak nepotizm ve ahbap-çavuş ilişkisi akademide öyle bir hal almış durumda ki, herhangi bir kadroya başvurulduğunda ilk tepki “birilerini aradın mı” yada “aday zaten bellidir” oluyor. Maalesef bu durum herkesin kabulleneceği kadar yaygınlaşmış durumda.
Bu ortamda lisansüstü eğitimine devam eden, akademik üretim için çaba sarf eden gençlerin gelecek ve geçim kaygılarını gidermenin yolları konuşulmalı. Güvencesiz ve maddi zorlukların pençesinde bir yaşam, akademik anlamda önemli bir zihin sermayesini harcamak neticesini doğuruyor. Prekarya Akademi’nin kaygılarını gidermek için lisansüstü eğitime dair destek programları ve burs sistemleri daha çok artırılmalı ve geliştirilmeli. İnsanların şevkinin kırılmaması için öncelikle adam kayırma ve nepotizmin önüne geçilerek akademik kadrolara alımın adil süreçler ile yönetilmesi sağlanmalı. Araştırma merkezleri, STK'lar ve iş dünyası tarafından en azından eğitim süreci boyunca insanların geçim kaygısı gütmesine engel olacak nitelikte imkanlar sağlanmalı. Tübitak, Ulusal Ajans vb. kurumların öğrencilere sunduğu imkanlar neticesinde yapılan projelerin artırılması ve teşvik edilmesi de bir başka seçenek olarak sunulabilir. Yükseköğretim kontenjanlarının düşürülmesi ve akademi de niteliğe önem verilmesi de beraberinde çözüme bir katkı sunacaktır. Yurtdışı eğitim ve araştırma imkanlarının artırılarak öğrencilere sunulan seçenekler çoğaltılabilir.
Prekarya Akademi, hayatının en verimli yıllarını akademik kariyerini tamamlamak için mücadele içerisinde geçiren gençlerin artık acil çözüm gerektiren dünyasını oluşturuyor. Gayemiz soruna dair çözümde yetkililerin, güç ve imkan sahiplerinin elini taşın altına koyabilmesi, derdine derman olmasa dahi yalnız olmadıklarını bilmeleri ve sorunlarına ses olabilmek üzere Prekarya Akademi’nin yanında olmaktır. Tüm yetki ve imkan sahiplerine çağrımız, bu hususta çözüme dair adımların atılması ve geçici değil kalıcı çözümlerin üretilmesi yönündedir.